Diyet kültürü , zayıf olmaya ve toplumun kabul gören güzellik algısına sağlığımızdan ve mutluluğumuzdan daha fazla değer veren bir inanç sistemidir.

Evet terimin içinde diyet kelimesi geçiyor ama her diyet yapan kişi diyet kültürü içerisinde olmak zorunda değildir. Diyet kültürü içerisinde geçen diyet kilo verme niyeti ile yapılan diyet anlamında kullanılmaktadır.

Diyet kültürüne yakalanmadan da diyette olmak mümkün. Örneğin kişi böbrek hastası ve özel bir diyet uyguluyor. Diyet yapmak deyince akla ağırlık kaybı diyetleri gelse de aslında klinik beslenmede farklı sağlık durumları için onlarca yüzlerce özel diyet var (Örn: diyabet, karaciğer hastalıkları, alerjiler,vb.) . Bu nedenle her diyetin diyet kültürüne ait olduğunu söylemek doğru olmaz.

Kısaca diyet kültürü sağlık ve güzelliği inceliğe eşitleyen, yiyecek ve yemeğe ahlakı bağlayan her şeydir.

Size ne yiyeceğinizi, yemeğinizi kazanmanız gerektiğini, vücudunuzu daha küçük veya daha güçlü hale getirmek ya da belirli bir şekilde görünmek için zaman, para ve çaba harcamanız gerektiğini ve belirli yiyecekleri yediğinizde “ iyi “, belirli yiyecekleri yediğinizde,” kötü ” olduğunuzu söyleyen bir sistemidir.

Diyet dışı diyetisyen Christy Harrison, diyet kültürünü, güzellik ve sağlık ideallerine uymayanları baskılayan bir baskı sistemi olarak tanımlıyor. Ayrıca, kadınlara, etnik azınlıklara, engelli bireylere ve daha büyük bedenlerdeki kişilere orantısız bir şekilde zarar vermektedir.

Diyet Kültürü Nasıl Fark Edilir?

Diyet kültürüyle ilgili en korkutucu şeylerden biri de oldukça sinsi ve kimliğini gizlemekte usta olmasıdır. Kendini kabul ettirebilmek için yıllar boyu şekil değiştirmiştir.

Günümüzde diyet kültürü artık kendini “sağlık” adı altında sunuyor ve bize temiz ve saf beslenme, detokslar, zayıflatıcı çaylar ve adında diyet geçmeyen ama diyet olan glutensiz beslenme, laktozsuz beslenme veya aralıklı oruç pazarlıyor. Adı ne olursa olsun yaptığı şey aynı daha ince ve sıkı bir görünümü hedeflemenizi sağlamak ve yiyecekler ve yemek yemeyi düşmanlaştırmaktır.

Diyet kültürüyle ilgili bir diğer şey de yaygın olmasıdır. Gıda ambalajlarımızda veya dergilerde olduğu gibi hemen önümüzde olabilir veya içimizde tuttuğumuz inançlarda olabilir.

Bu inançlara sahip olduğunuz için kötü bir insan olmadığınızı vurgulamak istiyorum. Bize hayatımız boyunca sosyo-kültürel koşullama yoluyla öğretildi. Örneğin, küçük deniz kızı çizgi filmini hatırlıyor musunuz? Ariel yani küçük deniz kızı küçük bir bedene sahip. Oysa Ursula kötü olan karakter ve büyük bedene sahip.

Küçükken ebeveynlerimizden, öğretmenlerimizden veya bizim için önemli olan insanlardan diyet ve kilo verme sohbetlerini duymayanımız var mı? Belki bir kısmımız bedenimiz hakkında negatif eleştiriler bile aldık.

Sokaktan diyet kültürüne bazı örnekler:

  • Zayıflama çayları, iştah bastırıcı ilaçlar, karbonhidrat blokerları, detokslar, cleansler vb.
  • Yiyecek etiketleme – yiyecekleri iyi, kötü veya günahsız olarak etiketlemek veya “nihayet zevk alabileceğiniz çikolata, çünkü X, Y ve Z içerikli olmadığı için” gibi bir şey söylemek.
  • Bir gym dersinden sonra “şimdi kahvaltıyı hak ettiniz!” diyen spor hocası.
  • Belirli bir güzellik idealini tanıtan kadın dergileri, ör. Karın kası, ince bel, vb.
  • Beslenme ve enerji gereksinimlerimizi izlemenin harici yolları, ör. Makroları takip eden uygulamalar
  • İnsanların sürekli yiyecek ve diyet hakkında konuşmalarını duymak – ör. bir kafede, spor salonundan ya da kilonuzdan ya da kilolarından bahseden insanları duymak. “Geçen gün hayvan gibi yedim.” bu cümle tam da diyet kültüründen fırlama.

İçsel olarak hissedebileceğimiz bazı örnekler:

  • “Kötü” sayılan bir şey yemekten suçluluk duymak.
  • Tıbbi / dini / etik nedenler olmadan gıda gruplarının elimine etme ihtiyacı.
  • Bazı yiyeceklerin korkusundan dolayı sosyal durumlardan kaçınmak.
  • Vücut şekline veya ağırlığına bağlı olarak daha fazla veya daha az değerli hissetmek
  • Tartıdaki sayının ruh halinizi veya kendi değerinizi belirlemesine izin vermek.
  • Yiyecekleri kazanmaya ihtiyaç duymak
  • İyi hissetmek için değil kalori yakmak amaçlı egzersiz yapmak
  • İnsanlara iyi olup olmadığını sormadan verdiği kiloyu övmek
  • Yemek seçeneklerinize bağlı olarak iyi ya da kötü bir insan gibi hissetmek.

Peki Diyet Kültürü Neden Zararlı?

Bu konudaki yazımı okumaya başlamadan önce, yukarıdaki listeye göz atmanızı ve sizinle uyuşan maddeleri düşünmenizi istiyorum?

Diyet kültürü sizin yemek, beden ve kendiniz hakkında nasıl hissetmenize neden oldu? İyi halinizi, davranışlarınızı veya duygularınızı geliştirdi mi? Yoksa bunları kötü etkilediği oldu mu?

Bunu düşünmek için birkaç dakikanızı ayırınız.

Diyet kültürünün negatif etkileri:

  • Düzensiz yeme ve yeme bozukluklarını teşvik eder; diyet kültüründe aşılanan kısıtlama veya aşırı egzersiz aşırı yeme veya klinik yeme bozukluklarına neden olabilir. Bunların hiçbiri “sağlığımızı” arttırmaz.
  • Bireylerin büyük çoğunluğu için ulaşılamayacak bir güzellik idealini teşvik eder – İstenilen standartlara ulaşmak için çoğumuzun ya estetik ameliyat olması ya da photoshop yapması gerekir.
  • İnsan olarak kim olduğumuzu pantolon bedenimize ve tabaklarımızın içeriğine eşitler. Kim olduğunuz, sizi tanımlayan değerleriniz, ve dünyaya katkınız bundan tamamen bağımsızdır.
  • Enerjimizi, zamanımızı ve paramızı boşa harcar – enerji, zaman ve para, diğer birçok harika uğraşa çok daha verimli bir şekilde harcanabilir.
  • Meyve ve sebzeleri keyifle yemek veya keyifle spor yapmayı katı kurallar olarak gösterip bunların tadını çıkarmamamızı engeller.
  • Diyetlerin başarısızlık oranı % 90 ancak 60 milyar dolarlık bir endüstri bize yalan satarak ayakta kalabiliyor.
  • LGBTQ+ halkı, farklı etnik kökenleri, daha büyük bedenlerdeki bireyler ve engelliler de dahil olmak üzere marjinalleşmiş bedenleri damgalar ve ötekileştirir.
  • Korku, utanç, kaygı ve suçluluk gibi olumsuz duyguları, hayatta kalmak için yaptığımız yemek yeme ile ilişkilendirir.
  • Öz değerimizi fiziksel görünüşümüze indirger.
  • Süslü takviyelere, pahalı spor salonu üyeliğine yatırım yapamayan kişilere sınıf ayrımı yapar.

Diyet Kültüründen Kurtulmak Mümkün mü?

Aslında bunun cevabı hem evet, hem de hayır. Kişisel boyutta maruziyetimizi en aza indirgesek de televizyondaki çorap reklamlarından tutun da mahallemizdeki spor salonunun afişlerine kadar her yerden diyet kültürüne dair mesajlar alıyoruz. Bu mesajları durdurmak şu an neredeyse imkansız görünse de, bu mesajları fark edip onlarla ilgili düşünce ve davranışlarımızı değiştirmek bizim elimizde. Kısacası bireysel boyuttaki farkındalık artışı ile diyet kültürüne karşı bağışıklık geliştirmek mümkün.

Diyet kültüründen tamamen kurtulmak ise ancak toplumsal boyuttaki bilinçlenme ile olabilir. Sanıyorum bunun için global olarak biraz daha zamana ihtiyacımız var. Barbie ve Ken rol modelleri ile büyümüş bireyler olarak diyet kültürünün bir çocuğu ne kadar kolay yakalayabileceğini tahmin edebilirsiniz. Tabi ki diyet kültüründen en çok etkilenen yine genç yaştaki bireyler. Onlarda bu farkındalığı yaratabilmek diyet kültürünün yukarıda bahsedilen zararlarından toplum olarak korunmak adına oldukça önemli.

Sosyal Medya Temizliği

Yeterince iyi olmadığınızı hissettiren veya diyet kültürü mesajlarını paylaşan kişileri takip etmeyi bırakın. Sokakta gördüğünüz beden çeşitliliğini sosyal medyanıza da taşıyın. Daha fazla diyet dışı, beden pozitif hesaplarını takip edin. Takip edebileceğiniz favori hesaplarımdan bazıları:

Profesyoneller

  • @Evelyntribole
  • @lisajdubreuil
  • @aaronfloresrdn
  • @bodyimage_therapist
  • @feelgoodeating

Influencerlar

  • @Mommyinheels
  • @Noelledowning
  • @Ellanabryan
  • @Bodyposipanda
  • @Anabeth.jpg
  • @Katiesturino
  • @sassyredlipstick

Diyet Kültürünü Reddedin

Yiyecek, beden ve sağlık için kullandığınız dili değiştirin. Kendinize bir şey söylemeden veya düşünmeden önce “Bunu bir arkadaşınıza söyleyebilir miydim?” diye sorun. Kafamızın içinde en çok duyduğumuz ses kendimizin, bu yüzden yemek ve beden ile ilgili konularda kendinizle nazik konuşmalısınız. Diyet kültürü kendimize karşı hoşgörü ve şefkat göstermeyi iradesizlik ve zayıflık olarak gösterir. Bu asla doğru değil. Kendinize karşı nazik olmanın bambaşka bir gücü var. Bunu keşfettiğinizde diyet kültürü siz ve bedeninizin arasına giremez.

Diyet kültürüne karşı konuşun veya bunu yapanları destekleyin

Ülkemizde diyet kültürü hakkında konuşmalar yeni yeni başlıyor. Henüz bu konunun yaygınlaştığını söylemeyiz ama bilinç artmakta. Kilo vermek, yeni diyetler, zayıf görünmek konuları ne kadar konuşuluyorsa diyet kültürünün ne demek olduğu konusunun da o kadar konuşulması gerekiyor. Farkında olmayan insanların bilinçlendirilmesi ve bu konunun günlük hayatta tartışılması gerek. Bunu yapmaya kendi çevrenizden başlayabilirsiniz. Sosyal medyada diyet kültürüne karşı konuşan kişileri destekleyin. Böylece daha çok kişi bu konuda bir şeyler söylemek için cesaretlenebilir.

Bir destek grubu edinin.

Henüz ülkemizde bu tarz destek grupları yok. Ancak sizinle aynı görüşe sahip kişilerle bu grubu siz oluşturabilirsiniz. Örneğin bir Whatsapp grubu kurarak gerçek dışı bedenleri idealize eden paylaşımları, anlamsız detox tariflerini veya sizi rahatsız eden diyet kültürüne yönelik paylaşımlarını tartışın. Bu sayede diyet kültürü ile zaman zaman dalga geçebileceğiniz bir ağınız ve destek grubunuz olmuş olur.